- Gözümde bir şey var mı? - Yok ağbi. Polis molis gelmesin. - Gelmez oğlum, hem gelse ne olacak temizlik yapıyoruz, deriz. - Yasak. - Yasağını si! Tövbe estağfurullah. Sıkıldım oğlum, tüm gün vır vır vır. Kardeşler Kıraathanesinin önce kepenkleri kaldırıldı ve ardından günlerdir açılmamış kapısı işte bu konuşma eşliğinde, ufak bir endişeyle açıldı. İçişleri bakanımızın veyahut kolluk kuvvetlerinin kulağına gitse gücüne de gidecek kallavi bir küfür savuracakken yarıda kesen korkusuz D.B. kapıyı açarken yine de sağı solu kolaçan etmekten kendini alıkoyamadı. Ne günlere kaldık diyordu, içinden, kendi kahvemizi kaçak açıyoruz. İçinde tuhaf bir his vardı, ama tam anlatamıyordu. Tabelasında kıraathane yazan bu kahvede, kıraat nâmına sadece bulvar gazeteleri ve spor gazeteleri bulunurdu. Bulvar gazeteleri okumaktan çok bakmaya yarıyordu, yetmiş beşlik ihtiyarlar, "gözümde canlanır koskoca mâzi" şarkısı eşliğinde uçları yıldızlı fotoğraflara dalıp giderken; yirmisinde delikan
Sıradana, insana ve kelimeye selam duran sanal mecmua...