Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

o fortuna.

kader kağıtta yazmaz. sanırdım, yanıldım.başkasının falında yüzümü okudum, yüzümü döktüm, sonra bir daha okudum. görmeyeceğim yüzün tahhasürü- bitmez talihsizliğim uçurtmaları umutla ilgili sanırdım, yanıldım. her yanılgım, kendi yenilgim. "her yenilgi birdir" yazmıştım- yenilgiler hakkında bile yanıldım (her yenilgi ayrıdır, apayrıdır, şimdi böyle sanıyorum, şimdi bunu biliyorum, şimdi kendimi bilmiyorum) tevâfuk üzere bir yenilgi bu, yüzünde yalansız birini gördüm, tanıdım. yüzünde yalansız birini görünce tanırım- o da beni yanlışımdan tanıdı, grisinden tanıdı gözümün, yalanımdan tanıdı- grinin arkasındaki siyahtan habersiz dudağımdaki maviye aldırdı. mai ve siyah- mayısın en tuhaf yenilgisi. tuhaf evet, bir ay tanıdım, bir kaç defa gördüm, ancak bir kaç kelime konuştum, fakat özleminin dayanılmaz hâle geldiği bir hâldeyim- hâlimi arz edip edeceğim budur- o çukura düştüm kader kağıtta yazmaz sanırdım, ama düştüm.

Arz-ı Hâl

Nereden başlamalıyım yazmaya? Şu "edili büdülü" defteri almasaydım eğer bugün burada olmayacaktım. Yani söz gelimi, yoksa evimdeyim. Yahut kibirli bir ingilizin yolu geçmese oradan ve bir fotoğrafla bunu öğrenmesem, bu hâlde olmayacaktım. Ne hal? Hâlim güzel fenadır ve işte burada yazdığım da arz-ı hâlimdir. Hâlden anlamaz değilsen eğer ve yazmamı istediysen, yani bu adam burada ne karalayıp duruyor dediysen, okuyabilirsin. "Kardeş beni dinle aklını şaşırtacak" diyemem, hele sana hiç diyemem, seni şaşırtacak pek birşey kaldığını sanmıyorum dünya üzerinde. Dağlarda da bulut göremiyorum zaten, her neyse. Sonunda ölüm varken neden yaşadığım üzerine yazacağım sadece. Her birimizin nedenleri var, ben benimkini yazacağım. Ölüm üzerine bir mesel vardır, bilir misin? Tanrı, ölümü ilk olarak dağlara vermiş, ilk dağ öldüğünde diğer dağlar, o koskoca dağlar dayanamamış, erimiş, kül olmuş. Tanrı anlamış, dağlar dayanamayacak; ölümü dağlardan almış denizlere vermiş. Gel zama