"Re için." İşe gider kadar acele ve işe gider kadar. Bilirsin işte, belki de bilmezsin, ben de bilmiyorum, bilmezden dönüyorum sokağa solundan, ayakkaplar giyip parlak, saat kocaman, alel ve acele, ama en çok alel. Beklemek kadar yorucu senden başka birşeyi, ama seni ve senden kadar eylülü. Eylül güz olacak, ya da gözlerinsiz kapkarakıştan bir vakit. Güz kış olursa, kış ne olur düşün, ne olur ne olmaz sen yine de sev beni, olurolmaz kelimeler lekele ağaç kabuğuna, karınca kadar kararınca. Ağacın gövdesi kadar sev beni, gölgesinde kararsın gözümüz diye. Ayıp birşeyler söylemek insanın hırsı, hırsı değilse hissi belki yanlış dedim, ama her insanın hissi böyle çıplakça ve açça, çocukça bir çaba, çaba ama. Ağaçın gölgesi, işte o kadar ayıp, işteş ve umutkâr. Dizelere kırmayacağım, bir bütün olarak ancak, kahverengi kadar kendisi olabilir, seni sevmem gibi, ağaçın kabuğu gibi girintili ve hikâyeli. Kırmadan, ama bütün sokaklarında hem aymazlıkla hem karınca çabalamasında. Ken