Herşeyi bıraktım o gün, anam yalvardı arkamdan. Babam susuyordu, öldürülüleli çok oldu, o cezaevinde başı dipçik darbelerinden ezilmiş, yüzü dağılmış, erkekliğine elektrik verilmiş halde. Olmaz dedim, söz verdim, onbeş kişiyiz, sokağa çıkamam. Arkamda anamı ağlamaktan bayılmış halde bıraktım evden çıkarken, sen ne diyorsun. Anam aklımda, dudağım bebe gibi titrek. Sınırda öbürleriyle buluşana dek tek kelime söyleyemedim dudağımı ısırmaktan, dağa çıkan yiğit de ağlamaz ya, ayıp derler. Iki gece sonra rahatsız yeni yatağımda, epeski bir yorgan altında sessizce ağladım. Gerillaydım, devlet zulmünden kurtaracaktım toprağımı, babamın öcünü alınca affederdi anam beni ancak. Babam, dağa çıkmamış, eşkıya olmamıştı, bir yalnız adamdı. Şimdi biliyorum, bana ve hatta anama küfrettin, ben sen olsam, sen ben olsan, köyünde bombalar patlayan, zulüm hikayeleriyle büyüyen, akrabalarından bazıları köyün meydanında öldürülen, daha geçen yıl mahallede birlikte büyüdüğü dostu, çatışmada öldürülen, amca oğ...