Zamanın tuhaf bir aklı var. Bunu herkes yazabilir, herkes bunu yazabilir, peki ben neden yazıyorum? Herkesten bir farkım yok, kimseden bir farkım, kendimle de aynı değilim, bundan dolayı. Kendimle aynı değilim, anlarla beraber değişiyorum. Sadece ben mi, benimle beraber dünler, anılar da değişiyor. Herşeyi yeniden okuyorum her an ve korkarak yarınları bekliyorum. İyi bir pasaj oldu yukarıda yazdığım sanırım. Duble espresso sağolsun, benim beynimi biraz çözüyor. Buzlukta tutuyormuşum nice zamandır. Tutarken iyiydi, şimdi olmayanların yokluğunu gördüm, çareyi dünlerde aradım, ama bıraktığım gibi değildi. Beni sevmeyen, hiç sevmeyen, beni tanımayan, biraz olsun tanımayan bir kimse var orada. Adımı unutmuş olmasını umuyorum. Zaten, zamanın bir aklı yoktur, zamanın bir sahibi vardır, ben de onun içindeyim. Yani zaman benim içimde, öyle sanıyorum. İç içe geçmişiz, sonra dağılmışız. Şimdi hem Sahibimi, hem de zamanım anlamını arıyorum, oysa ben O'nun içindeyim, zaman benim içimde. Bu yüz
Sıradana, insana ve kelimeye selam duran sanal mecmua...