Veli'nin oğlu Orhan Veli'ye evkaftaki memuriyetini yaktıran şu havalarda, insanın içine dolan şu müthiş kocaman his yok mu? Dünyanın etrafını koşarak turlayabileceğini sandığın bir enerji, öte yandan sonsuza dek uyusan atamayacağın bir yorgunluk. İşte ben bugün iki histe de dolaştım. Yine. Önce öğlene dek uyudum, nedensizce uyudum. Sonra öylesine bir kahvaltı, sonra kelimenin hakkını vermek üzere kallavi bir kahve ve kendimi sokağa attım. Yürüdüm, yürüdüm. Nereye yürüdüm, nasıl yürüdüm ve neden oraya yürüdüm bilmiyorum, ama işte buradayım. Bu sokaktayım. Bu sokağı bir aşağı bir yukarı yürüyorum ne zamandır. Bir şey arıyormuş gibi ve evet, bir şey arıyorum da, ama onu bu sokakta değil, herhangi bir sokakta da bulabilirim. Yani bu sokağın bir anlamı yok, ama hiçbir sokağın da bir anlamı olmayacağı için bu arayışta, işte şimdi ben burada, bu sokakta yürüyorum. Bir kelime arıyorum. Bu sokakta neredeyse kırk beş dakikadır (belki de bir saat bile olmuştur) bir aşağı bir yukarı yürüy
Sıradana, insana ve kelimeye selam duran sanal mecmua...