Ana içeriğe atla

Aralık Gecesinde Re'ye İlk Notlar

"Re, sanki. Bir nota kadar." diye mırıldandım o gece, türkü söylemek gibiydi, sonra hemen yazdım bu cümleyi. O gece, bu cümleden başka cümleler de yazdım. İlk cümleler, ik notlar işte aşağıdadır.

**

Re. Bundan daha eminim, adını bilmediğimden isim vermek kolay. Ben şairim böyle akşamlarda, şairken işim ne olacak bir güzel isim vermekten başka. Bir nota. Ah, başım etrafında dönüyor dünya , başım içinde onca kelimeler dönüyor. Neden Re diye sorma bilmiyorum. Bildiklerimi unuttum en baştan.

**

Yazmaya çağırıyor. Neredeyse notalarla şarkı yazabilirim yüzünü görünce. Keman sesinde bahar duyuyorum gülümsemesinde, çizebilirim sanıyorum karakalem yahut tüm renklerle. Yazıyorum, sadece yazıyorum, bir daha yazmaya vaktim olmayacakmış kadar açım onu yazmaya.

**
Öyle bir güzel var ki, izlemeye doyamıyorum. Sanki saatlerce sussa, yahut ne yapıyorsa devam etse yapmaya, ben saatlerce izlesem onu. "Ne bakıyorsun" demese, hiçbirşey demese. Hiç ses olmasa. Hiç yazı olmasa. Sadece izlesem.

**

Bütün yazdıklarımı ve sevdiğim bütün kadınları, sana ve o bir satıra değişirim bu akşam.

**

Bütün aklımı, bildiklerim dahil, bu akşam unuttum. Öyle güzel ki, bakmak bile güzel. Gülümsüyor arada, yazmaya çağırıyor. Bilmiyor, bildiklerimi unuttum, aklım başımda değil. Dışarıda bir yağmur, içimde o bildik bahar.

**

Bildiğim hüzünleri unuttum, güz'ün kış'a merhabasında, bahar'ı kutlayan bir "newroz" bana bu akşam. Sadece bu akşam belki de, ama gülüşü çıkmıyor aklımdan. (16 aralık 2010)

Sonra da yazdım. Sanki hep yazdım, sayfalarca yazdım. Belki de hep aynı şeyi yazdım. Kısırdöngü yahut kördüğüm diyeceğim, ama değil.Bir döngüyse kısır değil, bir düğümse kör değil. Gören ve yazan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir cumartesinin umudu.

Canbaz, gül ile diken arasında âli cengiz bir cesaretle dolanıyordu. Gözlerinde başka bir yarının ümidi dolanıyordu. Dili dolanıyordu, aklı dolanıyordu. Şehirler, şehirlere dolanıyordu. Şehir şehir dolaşırken, şarabın ateşiyle hoş iki başın, baş başa bir fotoğrafı aklında dolanıyordu. Bir cumartesinin umudu dilinde dolanıyordu canbazın. Canbaza dikkatle bakanlar; onun gözlerinde çözülmeyi bekleyen bir yumak gördüler. (9 Temmuz 2024, 20:30, Taksim Gezi Parkı)

On beş.

Bu bloga yazmaya, dile kolay, on beş sene önce bugün başlamışım. Demek ki bu bloga yazarak büyümüşüm. Zaten, kendi güncelerim gibi, öncelikle kendim için yazdım buraya; bu yüzden de okunup okunmadığını umursamadan, zaman zaman büyük aralıklarla da olsa, daima yazdım. Yaşadığım hikâyeler, yazdıklarımdan tuhaf olduğundan; yazdıklarım yaşadıklarıma, yaşadıklarım yazdıklarıma karıştı. Okurlarım on beş yıl boyunca daima az oldu; ama en güzeli, buraya yazdıklarım, daima bu blogun okurları oldular.  Bu bloga yazarken büyüdüm. Pek çok şey umduğum gibi olmadı, pek çok şey öğrendim. Ne yazık ki, bazen kayıplardan öğrendim. Düşe düşe yazdım, düşe kalka yaşadım; düştüğüm yerden daima kalktım. Hayır, tek başıma kalkmadım. Hep, rahmetli babamın, sevgili ailemin, değerli dostlarımın destekleriyle kalktım. Hezârfen inadıyla, daima Üsküdar’a varmayı umdum. Hep tuhaf hikâyelere düştüm. Zaten Hezârfen’in hikâyesi de Çelebi’nin düşü değil miydi? Zamanın azizliği, on beş yıl böylece geçti.

Burada

“ eski bir şarkı belki bir şiir ” İzmir’in ayazında evvelki yazgılardan ismimi sildim seni tanıdım ama hatırlayamadım senlerin içinde seni ayıramadım İzmir’de ısıtmaz güneş yanımda azalırken bir çınarın gölgesi karşımda cumartesinin eksiği karagöz oyunlarının gölgesi çelebinin rüyası hezârfenin düşüşü hacıvatın kibirli sessizliği birinci yalnızlığımdan arda kalan yeni veliahtların masaya düşen gölgesi şairlerin eski ahitleri cümle hataların güncesi benim yarınım benim dünüm yanaklarım bileytaşı temel temelsiz direklararası böyle yıkılmaz (yalnız bu şarkı kırmızıdır çabuk çarpar şimdiden şehla bakıyor gözlerin) İzmir şehrim işim resim yazmaktır Sen miydin belkahveden bir yazıyla indiğim senin yüzünden seninle gözlerin sizli tafsilatını bilmiyorum tanrım bilir taksiratımı ve sakallarımı ben hatıralara inanmıyorum barikatlara ve dağlara da amentüsü inkar olan o kadın sen miydin belma sebil miydi eski birşey maalesef aklımda hergün hakikat şarkısının eksik notası (Dün bir gün seni de gördü...