Farzet, diyor, bir akşammış elleri varmış eski bir ev kadarmış. Birgün, diyor, bir ev kadar eski odada bir akşam elleri vardır. Elleri, diyorum, neden elleri nasıl elleri nasıl akşam olacak vakit nerede oda. Gözleri, diyor, odayı doldurur taşar her vakit biraz akşamdır gözleri güzel olan kadın akşamdır. Gözleri, diyor, büyür zamanı doldurur aşar. Susuyorum, kelimesiz yazacağım bir sokak biliyorum, demek geliyor aklım ucuna. Sustuğum şeyi anlıyor. Sormadan, söylemeden bakıyor. Bakıyor, baktığı yerde bir boşluk büyüyor, oysa çocuk oynamıştır orada nereden baksan dün. Bakıyorum, kör olmaya hazırım bir anda. Kör oluyorum, ellerim büyüyor sanıyorum, ansızın odadayım, zamansız bir vakitte oradaymışım sanıyorum oda titreyince. Bilmiyor ki oda, ben şimdi körüm ve üşüyorum. Bilincini soyunmuş ve ondan utanıyormuş sandım bir an. Titremesi büyüyor.
“ eski bir şarkı belki bir şiir ” İzmir’in ayazında evvelki yazgılardan ismimi sildim seni tanıdım ama hatırlayamadım senlerin içinde seni ayıramadım İzmir’de ısıtmaz güneş yanımda azalırken bir çınarın gölgesi karşımda cumartesinin eksiği karagöz oyunlarının gölgesi çelebinin rüyası hezârfenin düşüşü hacıvatın kibirli sessizliği birinci yalnızlığımdan arda kalan yeni veliahtların masaya düşen gölgesi şairlerin eski ahitleri cümle hataların güncesi benim yarınım benim dünüm yanaklarım bileytaşı temel temelsiz direklararası böyle yıkılmaz (yalnız bu şarkı kırmızıdır çabuk çarpar şimdiden şehla bakıyor gözlerin) İzmir şehrim işim resim yazmaktır Sen miydin belkahveden bir yazıyla indiğim senin yüzünden seninle gözlerin sizli tafsilatını bilmiyorum tanrım bilir taksiratımı ve sakallarımı ben hatıralara inanmıyorum barikatlara ve dağlara da amentüsü inkar olan o kadın sen miydin belma sebil miydi eski birşey maalesef aklımda hergün hakikat şarkısının eksik notası (Dün bir gün seni de gördü...
Yorumlar
Yorum Gönder