Gelmeyen yaz, baharda bir güz süregeliyor. Sürsün efendim, başım gözüm üstüne, güz olmasa olmazdık kadar, ama bahar, hani yaz diye üşünüyor. Sonra işte kulak kanamam sayıklıyor, güz sanıyor, yanılıyor. Yanılmak da var, kulak kanamam da yanılabilir, bilmelidir, yanılmadan biz olmazdık, ama üşeniyor. Gelirgeçer doğrular yaratıyor acele, işiymiş gibi, oysa aylak bir kulak kanamasından ötede değil, olamaz. Hem de geceyi sever. Düşünüyor.
“ eski bir şarkı belki bir şiir ” İzmir’in ayazında evvelki yazgılardan ismimi sildim seni tanıdım ama hatırlayamadım senlerin içinde seni ayıramadım İzmir’de ısıtmaz güneş yanımda azalırken bir çınarın gölgesi karşımda cumartesinin eksiği karagöz oyunlarının gölgesi çelebinin rüyası hezârfenin düşüşü hacıvatın kibirli sessizliği birinci yalnızlığımdan arda kalan yeni veliahtların masaya düşen gölgesi şairlerin eski ahitleri cümle hataların güncesi benim yarınım benim dünüm yanaklarım bileytaşı temel temelsiz direklararası böyle yıkılmaz (yalnız bu şarkı kırmızıdır çabuk çarpar şimdiden şehla bakıyor gözlerin) İzmir şehrim işim resim yazmaktır Sen miydin belkahveden bir yazıyla indiğim senin yüzünden seninle gözlerin sizli tafsilatını bilmiyorum tanrım bilir taksiratımı ve sakallarımı ben hatıralara inanmıyorum barikatlara ve dağlara da amentüsü inkar olan o kadın sen miydin belma sebil miydi eski birşey maalesef aklımda hergün hakikat şarkısının eksik notası (Dün bir gün seni de gördü...
Yorumlar
Yorum Gönder