var diyor yok değil. varlığı yoksuyarak biryere varamayız diyor. yokluğu duyumsayarak yokluğu varsıyamayız diyor. zaman diyorum elimi gizleyip sokak diyorum yok demiyor. sokağı çağırınca geliyor karanlığı evlerde arıyoruz. korkusu bana geçiyor sevgi olarak hangi apartman ve boşluğu. koridorlar ve boş odalar var diyor yok değil oysa konuşmuyor. susmuyor gözlerim duymuyor demir yürüyor yoruluyor yanyanayız. beraber ona bakıyoruz beraber bana bakıyoruz beraber bakıyoruz. görmenın yanılgısını anlıyorum öpmüyorum. zaman geçmiyor değişmiyor kış oluyor ne için diyor. zaman arayla iki defa ne için diyor oysa cevabını bilmek istemiyor. adımı söylüyor adımı unutuyor adını bilmiyor. yeniyi hep öldürüyor hep eskiden var diyor. büyük güzel eski varlığı var olanın tek olduğu o zamanı yüzünde görüyorum. öpmüyorum.
Canbaz, gül ile diken arasında âli cengiz bir cesaretle dolanıyordu. Gözlerinde başka bir yarının ümidi dolanıyordu. Dili dolanıyordu, aklı dolanıyordu. Şehirler, şehirlere dolanıyordu. Şehir şehir dolaşırken, şarabın ateşiyle hoş iki başın, baş başa bir fotoğrafı aklında dolanıyordu. Bir cumartesinin umudu dilinde dolanıyordu canbazın. Canbaza dikkatle bakanlar; onun gözlerinde çözülmeyi bekleyen bir yumak gördüler. (9 Temmuz 2024, 20:30, Taksim Gezi Parkı)
Yorumlar
Yorum Gönder