var diyor yok değil. varlığı yoksuyarak biryere varamayız diyor. yokluğu duyumsayarak yokluğu varsıyamayız diyor. zaman diyorum elimi gizleyip sokak diyorum yok demiyor. sokağı çağırınca geliyor karanlığı evlerde arıyoruz. korkusu bana geçiyor sevgi olarak hangi apartman ve boşluğu. koridorlar ve boş odalar var diyor yok değil oysa konuşmuyor. susmuyor gözlerim duymuyor demir yürüyor yoruluyor yanyanayız. beraber ona bakıyoruz beraber bana bakıyoruz beraber bakıyoruz. görmenın yanılgısını anlıyorum öpmüyorum. zaman geçmiyor değişmiyor kış oluyor ne için diyor. zaman arayla iki defa ne için diyor oysa cevabını bilmek istemiyor. adımı söylüyor adımı unutuyor adını bilmiyor. yeniyi hep öldürüyor hep eskiden var diyor. büyük güzel eski varlığı var olanın tek olduğu o zamanı yüzünde görüyorum. öpmüyorum.
Evvela ithaf. -beni yeniden yazmaya çağıran M'ye hikâyeden önceki yazımdır. Ve yazgısını kendi çağıran yazıya giriş. Yazmayı unuttuğum bir hikâyeyi okudum bugün, neden ve nasıl bilmiyorum, çünkü yazmayı da unutmuştum. Ellerim olduğunu dahi unutmuştum. Ellerim olmadan kördüm ben. Kararsız kararlığa körlemesine girdim, kararsızdı muhakkak, çünkü yazılmamış bir hikâye yazılmayı beklemez. Kahvenin karanlığını akla çağıran gelişme. Hayat bu yüzden tuhaf, beklenmeyen yerde başlarız yazmaya, bir daha yazmayacağına dair bir yanılgı içine hâkim olduğunda. Hikâye gözlerine bakar ve yaz beni der, yazar iradesizdir, irade sahibi olan öyküdür okuyan bilmez. Hikâye yazdırır kendini. İlham dersin yahut rüzgâr, kendine çağırır hikâye. Alelacele gidersin, hayat bu yüzden tuhaf. Yazamayacağın sanrısını ve onca işi bırakır, hikâyenin gözlerinde bir kelimede bin kelime çağırır aklın. Yazar çaresizdir, hikâyenin esiridir. Geç kaldığını düşünse de, başlar yazmaya. Sonunu b
Yorumlar
Yorum Gönder