Ana içeriğe atla

Terzinin bölünme notları.

sanki herkesi bir yerden tanıyorum -nereden- soruyu görüyorum görünmüyorum -eğer yağmur ince yağmıyorsa- adını ve adımı saklıyorum -bir yerde- nerede unuttum - sanki kendimi tanımıyorum- kediden korkuyor ve yağmurda eriyor biliyorum -adı ne- hâkikatle söylüyorum ki dayanamıyorum -yalan değil- yalan nedir değil -değil yalan- sokaklar uzuyor

ben bu dağı tanıyorum ben bu şehri yazıyorum dumanaltında konuştuk suretlerin hâkikatini ve piramitleri

adı neyse öle öle dirilen o kuş, adı neyse beni öldürmekten usanmayan kadınlar -sanki kendimi bölüyorum- ve roma, terzinin roması yıkılırsa altında kalacağı şehir

öteye adını ben verdim ben saklıyorum, adı Re'yse onu bir tek ben görüyorum

yanılgı ve kibir diyor kaya diyor dağ diyor akşam oluyor akşam kendim yazsam böylesi bir zaman yazamazdım

Söylememek yani susmak söylesene nasıl böylesine zor olabilir, zor olan kediden korkan ve yağmurda eriyen bir notayı sevmekle başladı, zor olan ben olmak, adı her kimse sevdiğine kavuşamayan herkes biraz benim, kendini bölen, daima serhoş, bir başına bir dağı deviren alkol kokmayan ayyaş, her biri benim, ben her biriyim senleri hep seven ve sevecek, yazmayı latince bir elifle başlamış, sevdiği kadının sevdiği adama sarılan, bir notanın öylece baktığı benim.

bir kapı vardı arkasında roma vardı romada Re vardı kapı çarpılıyordu içim acıyordu anladım ki kapı bendim baktım kapı yoktu kendimden geçtim Re'yi gördüm bölündüm

Böylece hikâyedir okumasını bilene

kavuşmak ister miydin dedi bir notaya nasıl kavuşulur

bölünülür, bölünüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir cumartesinin umudu.

Canbaz, gül ile diken arasında âli cengiz bir cesaretle dolanıyordu. Gözlerinde başka bir yarının ümidi dolanıyordu. Dili dolanıyordu, aklı dolanıyordu. Şehirler, şehirlere dolanıyordu. Şehir şehir dolaşırken, şarabın ateşiyle hoş iki başın, baş başa bir fotoğrafı aklında dolanıyordu. Bir cumartesinin umudu dilinde dolanıyordu canbazın. Canbaza dikkatle bakanlar; onun gözlerinde çözülmeyi bekleyen bir yumak gördüler. (9 Temmuz 2024, 20:30, Taksim Gezi Parkı)

On beş.

Bu bloga yazmaya, dile kolay, on beş sene önce bugün başlamışım. Demek ki bu bloga yazarak büyümüşüm. Zaten, kendi güncelerim gibi, öncelikle kendim için yazdım buraya; bu yüzden de okunup okunmadığını umursamadan, zaman zaman büyük aralıklarla da olsa, daima yazdım. Yaşadığım hikâyeler, yazdıklarımdan tuhaf olduğundan; yazdıklarım yaşadıklarıma, yaşadıklarım yazdıklarıma karıştı. Okurlarım on beş yıl boyunca daima az oldu; ama en güzeli, buraya yazdıklarım, daima bu blogun okurları oldular.  Bu bloga yazarken büyüdüm. Pek çok şey umduğum gibi olmadı, pek çok şey öğrendim. Ne yazık ki, bazen kayıplardan öğrendim. Düşe düşe yazdım, düşe kalka yaşadım; düştüğüm yerden daima kalktım. Hayır, tek başıma kalkmadım. Hep, rahmetli babamın, sevgili ailemin, değerli dostlarımın destekleriyle kalktım. Hezârfen inadıyla, daima Üsküdar’a varmayı umdum. Hep tuhaf hikâyelere düştüm. Zaten Hezârfen’in hikâyesi de Çelebi’nin düşü değil miydi? Zamanın azizliği, on beş yıl böylece geçti.

Burada

“ eski bir şarkı belki bir şiir ” İzmir’in ayazında evvelki yazgılardan ismimi sildim seni tanıdım ama hatırlayamadım senlerin içinde seni ayıramadım İzmir’de ısıtmaz güneş yanımda azalırken bir çınarın gölgesi karşımda cumartesinin eksiği karagöz oyunlarının gölgesi çelebinin rüyası hezârfenin düşüşü hacıvatın kibirli sessizliği birinci yalnızlığımdan arda kalan yeni veliahtların masaya düşen gölgesi şairlerin eski ahitleri cümle hataların güncesi benim yarınım benim dünüm yanaklarım bileytaşı temel temelsiz direklararası böyle yıkılmaz (yalnız bu şarkı kırmızıdır çabuk çarpar şimdiden şehla bakıyor gözlerin) İzmir şehrim işim resim yazmaktır Sen miydin belkahveden bir yazıyla indiğim senin yüzünden seninle gözlerin sizli tafsilatını bilmiyorum tanrım bilir taksiratımı ve sakallarımı ben hatıralara inanmıyorum barikatlara ve dağlara da amentüsü inkar olan o kadın sen miydin belma sebil miydi eski birşey maalesef aklımda hergün hakikat şarkısının eksik notası (Dün bir gün seni de gördü...