Beni yeniden yazmaya çağıran M'ye. Son defa.
"Kelimelerle rengi şafak-âlud çiçekler yazarım ben sana, yüzüne benzer, yüzün ne güzel. Ben kelime işçisiyim, bir çiçek yazarım, bir gök dikerim, bir takı düşlerim. Bir şehir yazarım, bir şehre koşarım, kendimi yitiririm seni bulmak üzere. Seni bilmek üzere unuttum ne biliyorsam."
Böyle başlamıştım yazmaya, sonra birşey oldu. Bazen sokaklar bir yere çıkmaz yani sonsuza gider, rüya yahut kabuslarda olduğu gibi. Yine de yürürsünüz. Bir yere kadar. Bazen şehirler yurtsuzdur, bazen sokaklar yersizdir.
"Kelimerle çiçekler yazmayı bilirim ben, ama bazen de çiçekler kelimelerin yerine geçer."
Böyle de bir kısa yazı vardı, küçük bir kağıtta yazacaktı. Olmadı.
Yazgısı olan hikâyedir yazmıştım, yalan değildi. Yazar edilgendir yazmıştım, yazar yalnızdır. Hikâye ortasında yarım kalır.
Bir rüya görürsünüz ya, beş yıl öncede kalması gereken bir kadın karşınızdadır, hep sabah olur o rüyanın ortasında. Uyanırsınız. Yüreğinizde bir sızıyla.
Geceye uyandım, devcileyin bir böceğe dönüştüm muhakkak. Kendimi yitirdim, evet, yarım kalan yazıda yazdığı üzere, ama seni bulamadım. Kendimi yakıştıramadım sana. Kendimi yiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder