Karşımdaydı yine. Uzun uzun telefonla konuştu ve ben onu izledim. Mimiklerini, yüzünü, ellerini izledim. Gözlerini izledim. Bunu da böyle yaptığımı çok sonra, yanından ayrıldıktan saatler sonra ayrımsadım. Sesinde çiçeğini, gözlerinde çocuğunu saklayan o güzel kadını izledim. Sonra konuştu. Sabaha kadar konuşsaydı dinlerdim o sesiyle, böyle de söyledim. Hem biraz korkaktım, hem de en cesurdum. Gözlerine bakıyordum, göğe düşüyordum. Gözleri elâydı, kadın haklıydı. Yerle gök arasında bir yerde, alelacele ve usulca öptüm yanağından. Gözlerinin, sesinin, göğünün yerine, sadece yanağından öptüm. Dündü.
“ eski bir şarkı belki bir şiir ” İzmir’in ayazında evvelki yazgılardan ismimi sildim seni tanıdım ama hatırlayamadım senlerin içinde seni ayıramadım İzmir’de ısıtmaz güneş yanımda azalırken bir çınarın gölgesi karşımda cumartesinin eksiği karagöz oyunlarının gölgesi çelebinin rüyası hezârfenin düşüşü hacıvatın kibirli sessizliği birinci yalnızlığımdan arda kalan yeni veliahtların masaya düşen gölgesi şairlerin eski ahitleri cümle hataların güncesi benim yarınım benim dünüm yanaklarım bileytaşı temel temelsiz direklararası böyle yıkılmaz (yalnız bu şarkı kırmızıdır çabuk çarpar şimdiden şehla bakıyor gözlerin) İzmir şehrim işim resim yazmaktır Sen miydin belkahveden bir yazıyla indiğim senin yüzünden seninle gözlerin sizli tafsilatını bilmiyorum tanrım bilir taksiratımı ve sakallarımı ben hatıralara inanmıyorum barikatlara ve dağlara da amentüsü inkar olan o kadın sen miydin belma sebil miydi eski birşey maalesef aklımda hergün hakikat şarkısının eksik notası (Dün bir gün seni de gördü...
Yorumlar
Yorum Gönder