Bazen bir yerde yalnız otururken, karşınıza birden bire biri oturuverir. Kimi zaman bir dünün yokluğudur, kimi zaman yeni bir yarının ümididir karşınızda oturan. Hangisiyse, ona göre, karşınızdaki boşluğa bakarak; ya bir hüzün oturur içinize, ya da o yarının ümidinin boşluğuna dahi gülümseyerek bakakalırsınız.
İşte, Nitat İnibat bu sabah başka bir şehirde, bir başına kahvesini içerken, o boşluğa bakıyor ve gülümsüyordu. Öylece gülümsüyordu, sadece gülümsüyordu. Kimse fark etmiyordu, kimse umursamıyordu, kimse tanımıyordu. Kahveciyle selamlaşmıştı, ama kahveci de tanımıyordu ki onu.
Mayısın bilmem kaçıydı. Nitat İnibat’ın sükunetinde bir nikbinlik vardı.
Yorumlar
Yorum Gönder